hücre içi ve hücre d>fl> alanlar aras>nda da¤>lm>fl olan sudan oluflmaktad>r. Kritik hastal>klar sadece suyun miktar ve da¤>l>m>ndaki bozukluklar neticesinde ge- liflmez, ayn> zamanda dikkat çekici bir flekilde s>v> ve solüt bozukluklar>na neden olur. alan (böbrek tübül k>s>mlar> ve toplay>c> kanallar gibi) haricinde, vücut boyunca serbest bir flekilde da¤>lm>flt>r. Su, solüt konsantrasyon fark>na cevap olarak hücre içi ve hücre d>fl> alanda da¤>l>ma u¤rar. Bundan dolay>, vücu- dun her yerindeki solüt konsantrasyonu, suyun hareke- tiyle eflitlenir. Vücudun farkl> bölmelerindeki su mikta- r>, bu bölmelerde mevcut olan solüt miktar>na ba¤l>d>r. solütleri sodyum ve çeflitli anyonlar olan hücre d>fl> mesafelerdir. Sodyum, konsantrasyon fark>na ba¤l>bir flekilde pasif olarak hücre içine do¤ru hareket ederken, potasyum hücre d>fl>na ç>kmaktad>r. Böylece hücre membranlar> üzerindeki Na da hücre d>fl>na tafl>nmas>, hücrenin içinde ve d>fl>nda bahsedilen katyonlar>n göreceli olarak miktarlar>n> be- lirler. vücut suyunun yaklafl>k üçte ikisi hücre içi alanda, üç- te biri ise hücre d>fl> alandad>r. trasyonlu bölmeden (su daha yüksek), solütün eklendi- ¤i bölmeye do¤ru suyun yeniden da¤>l>m>na yol açarak bu bölmenin volümünün artmas>na neden olacakt>r. Ayn> zamanda her iki bölmedeki solüt konsantrasyonu artm>fl olacakt>r (bkz. Su Dengesi, sayfa 23). Bölmeler içindeki normal volüm ve su da¤>l>m>n>n yeniden sa¤- lanmas> için, vücut eklenmifl solütleri elimine edecek veya yeniden da¤>l>ma u¤ratacak ve artm>fl solüt kon- santrasyonunu düzeltecektir (susaman>n uyar>lmas>, den solüt kayb>, suyun ayr>lmas>ndan dolay> bu böl- menin büzülmesiyle sonuçlan>r. Vücut daha sonra ori- jinal volümü ve solüt-s>v> da¤>l>m>n> yeniden sa¤la- mak için kaybolan solütü yerine koymaya çal>fl>r. bölünmüfltür. Suyun bu iki bölüm aras>ndaki da¤>l>m> normal kiflilerde karmafl>k bir özellik gösterir. Ödem (hücreler aras> volümde art>fl) veya normalde hemen hemen kuru olan alanlarda (periton bofllu¤u, plevra) s>v>n>n topland>¤> hastal>k durumlar>nda, bu durum daha da karmafl>kt>r. Normalde damar içi volüm, da- mar içi alana s>n>rl> olan büyük moleküllerin onkotik bas>nc>, hücreler aras> alandan damar içi alana lenf ha- reketleri ve hücre d>fl> volümü devam ettiren kuvvetler taraf>ndan belirlenir. Bu kuvvetlere, kalp ve dolafl>m taraf>ndan oluflturulan hidrostatik bas>nç ve hücreler aras> s>v> onkotik bas>nc> karfl> koyar. Hidrostatik ba- s>nç, s>v>y> damar içi alandan hücreler aras> alana do¤- ru iter, hücreler aras> onkotik bas>nç ise s>v>y> damar d>fl>na çekmeye çal>fl>r. Damar içi bölmenin hacmi di- rekt olarak dolafl>m>n yeterlili¤ini belirler. Böylece ok- sijen, besin maddeleri ve organ fonksiyonlar> için ge- rekli di¤er maddelerin yeterlilikleri belirlenmifl olur. hücre d>fl> volüm bafll>ca sodyum içeri¤inin devam et- tirilmesinden sorumlu mekanizmalar ve vücut sodyum içeri¤i taraf>ndan belirlenir (Tablo 2-1). Bununla bir- likte hipovolemi terimi genellikle, azalm>fl hücre d>fl> volümü de¤il, sadece azalm>fl damar içi volümü ifade eder ve bu bozukluk damar içi volümün devaml>l>¤>n> sa¤layan normal mekanizmalar>n yetersizli¤i sonucun- da oluflur. Di¤er taraftan hipervolemi terimi genellik- le, beraberinde damar içi volüm art>fl>n>n oldu¤u veya tam tersine olmad>¤> bir hücre d>fl> volüm art>fl>n> ta- n>mlar. Ödemli veya asitli hastalar s>kl>kla azalm>fl da- mar içi volüm eflli¤inde hipervolemi tablosu gösterir- ken, konjestif kalp yetmezli¤i olan hastalarda, artm>fl damar içi volüm eflli¤inde hipervolemi söz konusudur. Asit-Baz |