olabilir. Sakral sinirlerin innerve etti¤i di¤er yap>lar nöro- lojik olarak sa¤lam kald>¤>ndan, periferal desantralizas- yon mesane için daha seçici ve idyopatik detrüsör afl>r> ak- tivitesi için daha uygundur (Madersbacher, 2000). Bu bö- lümde tart>fl>lan prosedürlerin ço¤u için yaln>zca küçük bir rol var gibi gözükmektedir, çünkü konzervatif tedbirler ço¤u hastada depolama semptomlar>n>n iyilefltirmesi ya da hafifletilmesinde s>kl>kla anlaml> derecede yeterlidir. De- nervasyon teknikleri ile olumlu sonuçlar bildirilmifl olma- s>na ra¤men, bu ifllemlerin baz>lar>na önemli olumsuz so- nuçlar efllik etmektedir ve bu da onlar>n kullan>l>fll>¤>n> s>- n>rlam>flt>r. olandan bile daha az arzu edilen bir sonuçla, nörolojik fonksiyonunun de¤iflken bir restorasyonu ile sonuçla- nan nöroplastisitedir (Madersbacher, 2000). Bu bölüm- de, hem santral hem de periferik mesane devervasyonu- nun cerrahi teknikleri üzerinde durulacakt>r. Sakral nöro- modülasyona Bölüm 70'te de¤inilecektir. lizis, sakral rizotomi ve konusektomi, seçici anterior sak- ral rizotomi ve dorsal rizotomiyi içermektedir. riflimler kategorisine girmektedir. Bu denervasyonlar>n kesin do¤as> belirsizdir ve duyusal, motor veya her iki tip- te innervasyonun kesilmesini içerebilir. en iyi ihtimalle esas olarak nörolojik desantralizasyon ve en çokta parsiyel periferal devervasyon sa¤lamak- tad>r. Birçok yazar bu ifllemler için nispeten yüksek bafla- r> oranlar> rapor etse de, neden daha s>k kullan>lmad>klar> belirsizdir. Öncelikle detrüsör afl>r> aktivitesi için kullan>l- d>klar>ndan, birçok klinisyenin ilk olarak cerrahi olmayan yöntemleri kullanmas> muhtemeldir ve genellikle daha az yan etkileri ile detrüsör afl>r> aktivitesi tedavisinde baflar>- l>d>rlar. Ayr>ca, bu ifllemler nadiren yap>ld>¤>ndan pek çok klinisyen bu ifllemlerin nas>l yap>ld>¤>na aflina de¤ildir ve baflar> oran>n>n bu ifllemleri s>k olarak yapan klinisyenle- re göre daha düflük olmas> muhtemeldir. Son olarak, pek çok klinisyen transvajinal denervasyonun rolünü tart>fl- mal> olarak b>rakarak, dirençli afl>r> aktif mesane tedavi- sinde nöromodülasyon veya botulinum toksini enjeksi- yonlar>n> kullanmaya bafllam>flt>r. geldi¤i konusunda çok az aç>klama vard>r. Buna ek ola- rak, uzun süreli takip ile birkaç çal>flma vard>r ve "posto- peratif de¤erlendirme" genellikle birkaç ayl>k izlem de- mektir. Periferik denervasyon ile detrüsör afl>r> aktivitesi- nin cerrahi tedavisinin kapsaml> bir özeti 1985 y>l>nda Mundy taraf>ndan bildirilmifltir, ancak, o zamandan bu yana birçok rapor yay>nlanm>flt>r. m>flt>r. Genifl bir denervasyon olan orijinal ifllem, ço- ¤unlukla dirençli urge üriner inkontinans tedavisinde flar> oranlar> elde edilmifltir. Mundy (1985) di¤er araflt>r- mac>lar>n olgular>n %50 ila %65'inde baflar> buldu¤unu bildirmifl ve Torrens (1985) "di¤er çal>flmac>lar>n teknik lehine bulgular elde etmedi¤ini" belirtmifltir. k>flma inkontinans> ve detrüsör afl>r> aktivitesi olan 25 ka- d>nda Ingelman-Sundberg iflleminin McGuire modifikasyo- nunu (s>n>rl> lateral vajinal diseksiyonlar) tariflemifltir (fie- kil 75-1). Transvajinal lokal anestezi, ifllemden hangi has- talar>n fayda görece¤ini belirlemek için bir test olarak kul- lan>lm>flt>r ve acil ifleme iste¤i semptomlar>nda belirgin dü- zelme pozitif bir test olarak kabul edilmifltir. Yirmi befl has- tan>n pozitif bir teste sahip olduklar> bulunmufltur; baflar>- s>z olarak test edilmifl hastalar>n say>s> bildirilmemifltir. Bu hastalar>n onalt>s> (%64) 14.8 ayl>k ortalama takipte urge inkontinans aç>s>ndan tedavi edilmiflti. Tedavi edilen 16 hastadan 9'unda bir, 2'sinde iki ilaç gerekmifltir. Maders- bacher (2000) uzun dönem sonuçlar>n> belirlemek için 15 ayl>k bir takip süresinin çok k>sa oldu¤unu aç>klamaktad>r. nans> olan 28 hastay> retrospektif olarak de¤erlendiren Westney ve ark. (2002) taraf>ndan bildirilmifltir. Bunlar>n %68'i tedavi edilmifl (%54) veya iyileflmifltir (%14). Bu sonuçlar ve önceki serilere dayanarak, yazarlar modifiye Ingelman-Sundberg iflleminin tedavi edilmesi güç hasta popülasyonu için etkili bir minimal invaziv seçenek oldu- ¤u sonucuna varm>flt>r. Nörolizis m> M.Ö. 300 gibi erken Çin t>p metinlerinde tan>mlanm>fl- t>r. Akupunktur cilde ince, kat>, metalik i¤neler yerlefltiril- mesi ile belirli anatomik yerlerin uyar>lmas>n> içeren çeflitli ifllemleri kullanan bir somatik duyusal stimülasyon flekli- dir. Akupunkturun klasik formlar>nda, i¤neler istenen et- kileri elde etmek için elle uyar>l>r. Akupunkturun daha mo- dern formlar>nda, >s> veya elektriksel stimülasyon bir ener- ji kayna¤>n>n eklenmesiyle ya da lazer akupunkturda oldu- ¤u gibi, i¤nesiz olarak gerçeklefltirilebilir. Asl>nda, McGui- re ve ark. (1983), akupunktur noktalar>na dayal> olarak mesane inhibisyonu için transkutanöz posterior tibial sinir stimülasyonunu gelifltirmifltir. Akupunktur kullan>m>, üri- ner urgency, s>k idrara ç>kma, idrar kaç>rma, nonobstrük- tif idrar retansiyonu, enürezis ve nörojenik detrüsör afl>r> aktivitesi dahil olmak üzere, bir dizi ürolojik semptomlar için tarif edilmifltir. Akupunktur genellikle iyi tolere edilen bir ifllemdir ve yan etkiler genellikle nadir ve yap>ca en az olmas>na ra¤men, tedavi zaman zaman lokalize a¤r>, he- matom, enfeksiyon ve hatta organ delinmesine neden ola- bilir. Genellikle birkaç tedavi seans> gereklidir. Çin t>bb>na göre, meridyen sistemi, Qi dolafl>m> ve di¤er il- gili teoriler gibi kavramlar> tan>mlamak ve karakterize et- mek zordur. Sato (1997) somatik afferent stimülasyondan uyar>lm>fl somatoviseral reflekslerin mesane fonksiyonu ve sfinkter aktivitesinde eksitatör veya inhibitör de¤iflik- liklere neden olabilece¤ini göstermifltir. |