erkeklerde en s>k görülen malignensilerdir (Carver ve Sheinfeld, 2005). olmas>d>r; ki bu da büyük ölçüde, platine-dayal> efektif kemoterapi ve cerrahi müdahaleden oluflan mükemmel bir multimodal tedavi modeli sayesinde mümkün olmaktad>r (Einhorn, 1981). ditelerinin, yönetim seçeneklerinin seçimine ba¤l> ol- du¤unun bilinmesi önemlidir. Retroperitoneal lenf nodu diseksiyonu (RPLND) GHT'li hastalar>n yönetiminde önemli bir rol oynar. Cerrahinin rolü, kemoterapi rejimle- rindeki geliflmelere, klinik evreleme modalitelerine ve sü- rüp giden cerrahi yeniliklere ba¤l> olarak geliflmeye devam etmektedir (Sheinfeld ve Herr, 1998; Allaf ve ark., 2005; Albers ve ark., 2008). GHT'si (NSGHT) olan yüksek riskli hastalarda seçilen yö- netim stratejisi geleneksel olarak RPLND olmufltur. Bunun nedeni, RPLND'nin retroperitonu tam olarak evreleyebil- mesi ve böylelikle metastazlar> olan hastalar> kesin olarak belirleyebilmesidir. Bunun yan>nda, patolojik evre 1 has- tal>¤> olanlar ek bir tedavinin toksisite ve morbiditesinden korunurlar, çünkü yaln>zca cerrahi ile %90 veya fazlas>n- da uzun süreli hastal>ks>z sa¤kal>m olur. Patolojik evre 2'deki hastalar ise, hastal>klar>n>n yay>l>m> hakk>nda da- ha fazla bilgi edinmifl olurlar ve RPLND sonras> ileri teda- vi için bilgilenmifl olarak karar verirler. Bu grupta bulunan ve düflük hacimli retroperitoneal hastal>¤> olanlarda (pN1), uygun flekilde yap>lm>fl bir RPLND yaklafl>k %70 oran>nda küratif olabilir ve böylece bu durumda da kemo- terapiden kaç>n>labilir (Richie and Kantoff, 1991; Donohu- e ve ark., 1993; Rabbani ve ark., 2001). Retroperiton, ke- moterapiye dirençli malign GHT ve teratomun en s>k yer- leflim bölgesi oldu¤undan, RPLND ile bu oluflumlar>n her ikisi de minimize edilir (Baniel ve ark., 1995). Baz> grup- lar, retroperitonda teratom bulunmas> e¤iliminden dolay>, orfliyektomi spesimeninde teratom bulunan tüm klinik ev- davi oldu¤unu savunurlar (Sheinfeld ve ark., 2003). RPLND, kemoterapiye dirençli bu elementleri ortadan kal- d>rarak tedavinin etkinli¤ini maksimize eder. Geçti¤imiz iki dekadda, çeflitli malignensilerin tedavisinde minimal invaziv yaklafl>mlar ortaya ç>km>fl ve popüler ol- mufltur. Retroperitoneal laparoskopik cerrahi, onkolojik etkinlikten taviz vermeden perioperatif morbiditeyi azalt- ma, daha iyi kozmetik sonuçlar ve nekahat süresinin k>- salmas> gibi kan>tlanm>fl faydalar> ile 1990'lar>n bafllar>n- dan bu yana kullan>lmaktad>r (Cadeddu ve ark., 1998; Al- laf ve ark., 2004; Permpongkosol ve ark., 2005). Laparos- kopik RPLND (L-RPLND), aç>k tekni¤e eflde¤er uygulama yaparken morbiditeyi minimize etmeyi amaçlayan dene- yimli laparoskopik cerrahlar taraf>ndan giderek daha çok uygulanan, teknik aç>dan zahmetli bir yöntemdir. geç relapslar ölümcül ve kemoterapiye dirençli olabil- di¤inden, aç>k RPLND'de oldu¤u gibi lenf nodlar>n>n tamamen temizlenmesi ola¤anüstü önem tafl>maktad>r (Whitmore, 1979; Borge ve ark., 1988; Baniel ve ark., 1995; Carver ve ark., 2005). niklerin, sonuçlar ve komplikasyonlar>n tart>flmas> yer al- m>flt>r. Erken evre NSGHT'lerin yönetimi ve L-RPLND'nin kemoterapi sonras>ndaki rolü üzerine odaklan>lm>flt>r. lar>n sonucu olarak, 1991'de laparoskopik renal cerrahi- nin bafllamas>ndan k>sa süre sonra, klinik evre 1 NSGHT tedavisinde L-RPLND'nin uygulanabilirli¤ini belgeleyen birkaç bildiri ortaya ç>kt> (Rukstalis ve Chodak, 1992; Sto- ne ve ark., 1993; Klotz, 1994). Bunlar>, hastalar>n %95'inden ço¤unda antegrad ejakülasyonun korunmas>- n>n yan> s>ra, aç>k RPLND'ye göre daha az kan kayb>, da- Retroperitoneal Lenfadenektomi |