background image
muskularis propria (detrüsör) ile kar>flabilen lamina prop-
ria'n>n ince ve kesintili muskularis mukozas>n> invaze
edebilir.
Patoloji raporundaki kesin olmayan gereksiz
kelimeler ürolo¤un muskularis mukoza invazyonunu
"kas invaziv" olarak yanl>fl yorumlamas>na ve evrele-
mesine neden olabilir.
Bu durumda ürolog ve patolog
aras>nda do¤rudan iletiflim gereklidir.
Derin lamina propria invazyonu baz> raporlarda çok
daha önemli prognostik öneme sahiptir ve baz>lar> bunla-
r>n T1b olarak subkategorize edilmesini önermektedir
(Younes ve ark., 1990). Öte yandan alt evrelemenin de¤e-
ri di¤er çal>flmalarla onaylanmam>fl ve bu nedenle 1998
Mesane Kanseri Konsensus Konferans Komitesi bu görü-
flü reddetmifltir (Platz ve ark., 1996; Epstein ve ark.,
1998).
Tümör Biyolojisi
Düflük dereceli tümörler lamina propria veya detrüsörü
nadiren invaze eder, bu nedenle invaziv tümörler neredey-
se tamamen yüksek dereceli histoloji ile birliktedir. Öte-
yandan potansiyel agresif tüm derece ve evredeki tümör-
lerin muskularis propria invazyonu öncesinde tan>mlana-
bilirken, bu lezyonlarla ilgili böyle bir derecelendirme tah-
mini yap>lamaz.
Düflük dereceli Ta lezyonlar %50-70 oran>nda nüks
eder ve vakalar>n yaklafl>k %5'i progrese olur. Aksine
yüksek dereceli T1 lezyonlar vakalar>n %80'inden faz-
las>nda nüks eder ve hastalar>n %50'sinde 3 y>l içinde
progresyon görülür.
Bu davran>fl, evreden çok dereceye
ba¤l>d>r, çünkü yüksek dereceli tümörü olan hastalar in-
vaziv (T1) veya noninvaziv (Ta) olmalar>ndan ba¤>ms>z
flekilde benzer s>kl>kta progrese olurlar (Herr, 2000a).
Prognoz ayr>ca, tümör boyutu, çokluk, saps>za karfl>
papiller konfigürasyon, lenfovasküler invazyon varl>-
¤> veya yoklu¤u ve kalan ürotelyumun durumu ile ilifl-
kilidir
(Althausen ve ark., 1976; Lutzeyer ve ark., 1982;
Heney ve ark., 1983a, 1983b; Kunju ve ark., 2008).
Düflük ve yüksek dereceli lezyonlar>n biyolojik davra-
n>fl de¤iflikli¤i bu iki yola¤>n genetik gelifliminin bilinen
dual moleküler hatlar> ile koreledir ve
yüksek dereceli ile
düflük dereceli kanserlerin tamamen farkl> hastal>klar
oldu¤u
fikrini desteklemektedir (Hasui ve ark., 1994;
Droller, 2005).
Oksidatif DNA hasar> taraf>ndan olufltu-
rulan kromozomal de¤iflimler ÜK geliflimi için iki ayr>
genetik yolak oluflturur
(Spruck ve ark., 1994; Richter
ve ark., 1997; Cote ve Chatterjee, 1999). Birinci ve daha
s>k olan>, (düflük dereceli) noninvaziv, papiller tümörlere
öncülük eder. veya tümörle iliflkisiz ise a¤>r bir seyri takip ederler (Ki-
emeney ve ark., 1993).
nunda kas-invaziv karsinomu içeren yüksek dereceli kan-
ser geliflimine öncülük eder. Bu tür genetik de¤iflimler
karyotipleme, allelik imbalans için mikrosatellit analiz
(Mao ve ark., 1996), k>yaslamal> genomik hibridizasyon
(Kallioniemi ve ark., 1995), ak>m sitometrisi ile ploidi
analizi ve floresan in-situ hibridizasyon (FISH) (Degtyar
ve ark., 2004) ile de¤erlendirilebilir. Bu de¤erlendirmelere
göre,
düflük dereceli tümörlerin bafll>ca kromozom 9'un
(özellikle q kolu) tam veya k>smi kayb>n> içeren daha
az kromozomal anomali gösterme e¤ilimde oldu¤unu
ortaya koyabilir.
Aksine yüksek dereceli tümörler çok
say>da ve de¤iflken kromozomal art>fl ve kay>plar gös-
terme e¤ilimindedirler. Ek olarak nispeten öngörülebi-
lir anöploidilerine ba¤l> olarak yüksek dereceli tümör-
ler, kromozom 9'un tamam>n> veya bir k>sm>n> kaybe-
debilir
(Richter ve ark., 1997). Herhangi bir kromozom
etkilenebilirse de, kromozom 7, 9 ve 17'nin anöploidisi
özellikle agresif tümörlerle iliflkilidir (Olumi ve ark., 1990;
Waldman ve ark., 1991; Degtyar ve ark., 2004).
Bu farkl> genetik etkiler nedeniyle, pTa tümörlerin be-
nign oldu¤u düflünülebilinir ve yüksek dereceli tümörlerin
aksine tamamen ayr> özellikte bir hastal>k olabilir (Sauter
ve Mihatsch, 1998; Harnden, 2007). Buna ra¤men yüksek
dereceli ve düflük dereceli lezyonlar>n birarada bulundu¤u
bilinmektedir. ÜK, farkl> zamanlarda ve yerlerde ortaya ç>-
kan, yer de¤ifltiren bir hastal>k olarak bilinir. Nadir de olsa,
düflük dereceli tümörler bazen ilk tümörden y>llar sonra
yüksek dereceli tümörlere progrese olmaktad>r, bu nedenle
uzun dönem takip uygundur (Prout ve Barton, 1992).
Evre ile ilgili Patolojik Özellikler ve
Klinik Evreleme Hatalar> ile Belirtiler
Evre Ta tümörler s>kl>kla düflük derecelidir. Rekürrens s>k
olsa da, özellikle çok olduklar>nda, progresyon nadirdir.
Yine de
Ta tümörlerin ortalama %6.9'u olmak üzere
%2.9-18'i yüksek derecelidir (Sylvester ve ark., 2005).
Progresyon için en önemli risk faktörü evre de¤il, de-
recedir
(Norming ve ark., 1992; Millan-Rodriguez ve ark.,
2000). Stein ve ark. (2001) organ s>n>rl> oldu¤u sürece
noninvaziv ve kas-invaziv tümörler aras>nda çok az sa¤-
kal>m fark> bulmufllard>r (Stein ve ark., 2001; Sylvester ve
ark., 2005).
2337
BÖLÜM 81
l
Kasa
fiekil 81-5.
T1 (x40) yüksek dereceli tümör anormal hücreler ve
mitotik figürler gösterir. Fotomikrograf>n alt üçte birlik k>sm>nda la-
mina propriay> invaze eden tümör hücreleri görülebilir.