background image
doku hasar>nda kendini göstermektedir. Birçok hastal>k
için çeflitli immünterapilerin uygulama/araflt>rma konusu
oldu¤u günümüzde, romatizmal hastal>klar>n immünoge-
neti¤inin anlafl>lmas> olas> yeni sa¤alt>m seçeneklerinin be-
lirlenmesinin yan> s>ra hastal>¤>n fizyopatolojisinin temel
noktalar>n>n anlafl>lmas>n> sa¤layabilecektir. Ancak, eldeki
veriler bugün itibar>yla bu noktalardan oldukça uzak bir
konumdad>r. Romatizmal hastal>klarda immün sistem im-
münogenetik mekanizmalara atfedilen "bafllang>ç"tan k>s-
mi olarak sorumlu iken, immün effektör mekanizmalarla
"sonuç"tan büyük ölçüde sorumludur. Bu mekanizmalar,
immünogenetik mekanizmalardan ayr>, hastal>k tablosu ile
iliflkili durumlard>r. kezi bir önem sergilemekle beraber, romatizmal hastal>kla-
r>n çok yönlü (multifaktöryel) bir etiyolojik niteli¤i vard>r.
Kiflinin immünogenetik yap>s>n>n yan> s>ra, genetik yap>s>
ve çevresel faktörlerin de söz konusu olmas>, romatizmal
hastal>klar>n immünogenetik yap> ile bir neden-sonuç ilifl-
kisi ba¤lam>nda ele al>nmas>n> olas> k>lmamaktad>r. Belir-
li bir immünogenetik yap> mutlak anlamda klinik bir has-
tal>k ile sonuçlanmayaca¤> gibi, eldeki verilerle tan>mlana-
bilmifl romatizmal hastal>klar> da mutlak anlamda immü-
nogenetik bir mekanizmaya dayand>rmak güçtür. Bu du-
rum, en az>ndan, bilimin günümüzde ulaflabildi¤i çerçeve
aç>s>ndan geçerlidir. m>fl olmas>, hastal>klar>n genetik dünyas>na dair birçok ye-
ni veri sunmaya devam etmektedir. Bafllang>çta `tek bilin-
meyenli denklem' ekseninde ele al>nan baz> romatizmal
hastal>klar>n, bugün gelinen noktada `çok de¤iflkenli ve çok
bilinmeyenli denklem' ekseninde ele al>nd>¤>n> görüyoruz.
m> belirlenmifl veya böyle bir dola-
y>m için güçlü kan>tlar>n söz konusu oldu¤u romatizmal
hastal>klar da öz ve genel betimleme ile kona¤>n kendi
aleyhine oluflturdu¤u bir immün yan>tt>r. Bu anlamda, pa-
tolojik bir yan>t> kavramak için, normal immün yan>t olu-
flum mekanizmalar>n> da anlamakta yarar vard>r.
Yukar>da sözü edilen genetik çerçeve içinde, belirli bir
gen toplulu¤u belirli romatizmal hastal>klarla iliflki anla-
m>nda öne ç>km>flt>r. Bu gen toplulu¤u immünolojik me-
kanizmalar>n merkezinde bulunan "Majör Doku Uyumlu-
lu¤u Kompleksi"dir ("Major Histocompatibility Comp-
lex", MHC). mland>¤> dönemde "t
Genleri" olarak da adland>r>lm>flt>r. Bugün, "Doku Tipi"
olarak kavramlaflt>rd>¤>m>z olgu, "Doku Uyumlulu¤u" ola-
rak deneysel çal>flmalarda gözlenen durumu betimlemek
için yap>lm>flt>r. man Leukocyte Antigens", HLA) olarak adland>r>lan MHC
bölgesinde kodlanan proteinlerin ifllevleri aras>nda antijen-
lerin ifllenmesi ve sunumu, lenfosit repertuar>n>n ve dolay>-
s> ile lenfosit reseptör çeflitlili¤inin sa¤lanmas>, do¤al öldü-
rücü ("Natural Killer", NK) hücre ifllevlerinin kontrolü ve
transplantasyonda alloreaksiyonlar>n kontrolü say>labilir.
Bu yal>n ve özet bafll>klar>n arkas>nda çok yönlü, çevre ile
etkileflimde koruyucu veya tersi mekanizmalar> tetikleyen,
belirli hastal>klara duyarl>l>k oluflturan, hatta insan ve bafl-
ka omurgal>larda toplumsal davran>m, efl seçimini de etki-
ledi¤i düflünülen mekanizmalar a¤> yatmaktad>r. farkl> ve özel ifllevlere sahip doku ve hücrelerden oluflan ve
sa¤kal>m ekseninde bu farkl>l>¤> sorun olmaktan ç>karan
ortak bir dile sahip bir toplum olarak metaforize edilebilir:
MHC, oluflturulan bu ortak dilin omurgal>lardaki grameri-
dir (4,5,6,7).
MHC/HLA <
L
T
EMEL
K
AVRAMLAR
VE
A
DLANDIRMA
T
ERM
Polimorfizm, MHC ile s>kl>kla birlikte an>lan bir kavram-
d>r. s>z protein, toplumda de¤iflkenlik göster-
meyen, ayn> genlerden kodlan>rlar ve ilgili genin alelleri
farkl>l>k sergilemez. bir gen için farkl> aleller söz konusu olabilir. E¤er bu alel-
ler, incelenen tür-topluluk içinde, belirli bir s>kl>k (>%1)
sergiliyor ise, ilgili gen için polimorfizmden bahsedilir.
Alelik polimorfizmden temelde gen konversiyonu sorum-
ludur (8).
MHC genlerinin kal>t>m>nda, Mendelyen kal>t>m kine-
ti¤i için söz konusu olan rastlant>sal gen aktar>m> gözlen-
mez. Belirli haplotiplerin tesadüfi kal>t>m s>kl>¤>n>n üze-
rinde ve görece sabit bir biçimde ba¤lant>l> olarak kal>t>l-
d>¤> ("linkage") gözlenir. Bu duruma ba¤lant>l> kal>t>m
dengesizli¤i ("linkage disequilibrium") denir ve ilgili hap-
lotip(ler)in gözlenen-saptanan s>kl>¤>, beklenen s>kl>¤>ndan
daha yüksek olarak saptan>r. Bu durumun HLA ve hastal>k
iliflkisinde tart>flma yaratan ve dolay>s> ile yeni ufuklar açan
bir yönü vard>r: epidemiyolojik olarak bir hastal>kla belirli
bir HLA haplotipinin iliflkilendirilmifl olmas>, baflka ama
henüz keflfedilmemifl ve iliflkilendirilmifl haplotiple ba¤-
lant>l> aktar>m dengesizli¤i sergileyen bir haplotipin söz
konusu olabilece¤i hipotezleri mevcuttur (9).
1964'ten bu yana birçok laboratuvar>n kat>l>m> ile
HLA çal>fltaylar> gerçeklefltirilmektedir. Bu çal>fltaylarda,
geliflen yeni tan>mlay>c> tekniklere paralel, HLA genlerinin
s>n>fland>r>lmas> ve adland>r>lmas> için bir standard olufltu-
rulmufltur. Tan>mlanan yeni alellerin do¤rulanmas> ve s>-
n>fland>r>lmas> bu çal>fltay kurullar> taraf>ndan Dünya Sa¤-
l>k Örgütü HLA Sistem Faktörleri Komitesi ("The WHO
Nomenclature Committee for Factors of the HLA
System")'ne iletilir ve ilgili komite mevcut terminolojiyi
yeni ekleme veya ç>karmalarla sürekli günceller ve evren-
sellik kazand>r>r. Günümüzde kullan>lan HLA s>n>fland>r-
KISIM 7
n
Romatolojik ve Metabolik Sorunlar
2170