lir peptid popülasyonu'nu belirlemesi aç>s>ndan önemlidir. HLA'n>n temel niteliklerinden biri olan alelik polimor- fizm, peptid-ba¤lay>c> oluk ceplerini ve dolay>s> ile buraya ba¤lanabilen peptid kal>b>n> (ilgili yan zincirlerin uygun- lu¤u durumunda) koflullamaktad>r. Ba¤lanabilen peptid kal>b> aminoasit düzeyinde farkl>laflabildi¤inde (farkl> poli- morfik aleller sonucunda), buna karfl> geliflen özgüllük farkl> klinik tablolarla ve hatta farkl> otoimmün hastal>k- larla iliflkilendirilebilmektedir. 1990'l> y>llar>n ilk yar>s>n- da kristallografik çal>flmalar ile MHC molekül yap>s>n>n ortaya ç>kar>lm>fl olmas> alelik fark veya polimorfizmin ne- den oldu¤u farkl> ve seçici peptid ba¤la(n)ma olgusunun daha iyi anlafl>lmas>n> sa¤lam>flt>r. Serolojik testlerde HLA- DRB1*0401, -0402 ve -0404 ayn> tip olarak kabul edilir. Her üç alelin kodlad>klar> MHC molekülünün peptid ba¤- lay>c> olu¤una özgüllü¤ünü veren ceplerden birinci ve al- t>nc> ceplerin ba¤layacaklar> aminoasit `tercih'leri ayn>d>r. Ancak, ilgili moleküllerin özellikle 71. pozisyonda sergile- dikleri özgünlüklerin çok farkl> otoimmün hastal>klara yol açt>¤> gözlenmifltir. HLA-DRB1*0401 67., 70., 71. ve 86. pozisyonlarda s>ras> ile lösin (L), glutamin (Q), arjinin (R) ve glisin (G)'i kodlarken DRB1*0404 bu pozisyonlarda L, Q, R ve valin (V)'i kodlar. DRB1*0402 ise ilgili pozisyon- lar için izolösin (I), aspartat (D), glutamat (E) ve V'i kod- lar. Bu `küçük' farkl>l>k temelinde, bu peptid-ba¤lay>c>- oluklar>n dördüncü ceplerinin ba¤layacaklar> aminoasit `tercih'leri önemli ölçüde de¤iflir. DRB1*0401 ve DRB1*0404 dördüncü cepte bar>nd>rd>klar> pozitif elek- triksel yüke karfl>l>k olarak, bu cebe denk düflen peptid aminoasitinin D veya E (her ikisi de negatif yüklü) olmas>- n> `tercih' ederken, DRB1*0402 dördüncü cepte olufltur- du¤u negatif yüke karfl>l>k olarak ba¤layaca¤> peptidin kar- fl>l>k gelen pozisyonunda lizin (K) veya R (her ikisi de po- zitif yüklü) olmas>n> `tercih' eder. Bu farkl>l>¤>n temelde tek bir pozisyondaki (71) aminoasit farkl>l>¤>ndan kaynak- land>¤>, burada negatif (0401 ve 0404'te oldu¤u gibi) veya pozitif (0402) yüklü bir aminoasit kodland>¤>nda, dördün- cü cep için çapa olabilecek peptid aminoasitinin 0401 ve 0404 için pozitif, 0402 için ise negatif yüklü olmas> gerek- ti¤i anlafl>lm>flt>r. Minimal görünen bu de¤ifliklik karfl>m>- za iki farkl> klinik tablo olarak ç>kar: 0401 ve 0404 alelle- ri epidemiyolojik olarak RA ile, 0402 aleli ise pemfigus vulgaris ile iliflkili bulunmaktad>r. Bu olgunun anlafl>lma- s> çok bilinmeyenli ve de¤iflkenli denklemdeki `bir bilin- meyen'in anlafl>lmas> demektir. Tek bir aminoasit, dolay>s> ile elektriksel yük de¤iflimine ba¤l> birbirinden bu kadar fark> klinik tablolar>n oluflabilmesi önemli ama eksik bir aç>klama olarak kalmaktad>r. Bu sorun için yine Wucherp- fennig çok anlaml> bir adres göstermektedir: " dikte ediliyor olabilir" (20). Bunun anlam>, pemfigusta Langerhans hücrelerinin (cilt makrofajlar>, antijen sunucu hücre) Th2 ve otoantikor oluflumu yönünde, sinoviyumda- ki antijen sunucu hücrelerin ise Th1 ve hücresel immünite dolay>s> ile kronik inflamasyon ile karakterize bir tabloyu `dikte' edebilme rolüne sahip olduklar>d>r (9,20,21). Bu model a¤>rl>kl> olarak, HLA ve hastal>k iliflkisinin kurul- mas>nda HLA polimorfizminin özgün bir ifllevsel farkl>l>k yaratt>¤> ve bunun ise baz> romatizmal hastal>klar dahil otoimmün karakterde çeflitli hastal>klara yol açt>¤> üzerin- de durmaktad>r. tan yaklafl>mlar da söz konusudur. TCR'nin antijen sunucu hücre üzerinde eksprese edilen peptid yüklü HLA ile tema- s>nda TCR hem peptiddeki belirli aminoasitlerle, hem de HLA molekülünün d>fla ç>k>nt>l> yap>s>n> oluflturan alfa-he- likal yap>daki zincirlerle temas eder. Bu temas s>ras>nda HLA'n>n alfa-helikal yap>s> üzerinde alelin polimorfik bir biçiminin ekpresyon ürünü hesaba kat>ld>¤>nda, bu duru- mun oluflacak T-lenfosit yan>tlar>n> farkl>laflt>rabilece¤ini söylemek mümkündür. Bu model temelde, gözlenen yük- sek polimorfizmin oto-reaktif T-lenfosit tabanl> immün ya- n>tlar> tetikleyebilece¤ine dayand>r>lmaktad>r (9). dan biri de moleküler benzerlik ekseninde tart>fl>lmaktad>r. Bu yaklafl>m>n dayand>¤> iki temel tart>flma bulunmakta- d>r. HLA moleküllerinin kendileri de y>k>ma u¤ramakta ve oluflan peptidler HLA s>n>f II molekülleri taraf>ndan T-len- fositlere sunulmaktad>r. Normalde gözlenen bu mekaniz- ma, sunulan "self-HLA" peptidleri ile yüksek oranda mole- küler benzerlik sergileyen yabanc> bir peptidin ortama gir- mesi ile patolojik bir yöne tetiklenmektedir. MHC çeflitli- li¤i özellikle de mikroorganizmalara karfl> bir sa¤ kal>m avantaj> olufltururken, belirli mikrobiyal peptidlerle ben- zerli¤e dayal> hastal>k tablosu geliflimi biraz ironik dur- maktad>r (7). Klebsiella pneumoniae gibi infeksiyöz bir ajan>n nitrojenaz enzimi ile HLA-B27 molekülünün alt> aminoasitlik ortak bir homoloji sergilemesi veya Escheric- hia coli'nin >s>-flok-proteini olan dnaJ ile HLA- DRB1*0401 alelinin "ortaklaflan epitop" bölgesini kapsa- yan bölge aras>nda befl aminoasitlik bir homoloji sergile- mesi an>lan teorik çerçevenin deneysel kan>tlar>ndand>r (22,23). Benzer bir benzerlik, EBV'nin glikoprotein gp110'u ile de mevcuttur (24). Moleküler benzerlik mode- linde tetikleyici yabanc> peptidin oluflturdu¤u immün ya- n>t, tetikleyici ajan ortadan kalkt>ktan sonra bir "self" pep- tide karfl> otoimmün bir nitelik kazanmakta ve inflamasyon |